Bazı kelimeler bazı anlamlara gelmiyor bazen
Utanç, kendine çizdiğin sınırların dışına çıktığın an hissettiğin o mahvolmuşluk hali, bir garip yanılsama, eziyet ve hatta aşağılama, yapma!
Gurur; insan neden gurur duyarki kendinden, insan olabildiği için mi, sor kendine. Ben duymuyorum.
Sadakat, yeni etme çocuk, şımarık ve kararlı ama öğrenecek çok şeyi var, yanılsama ve kendini aldatış, biraz daha derine.
Konfor, uzatabildiğin ayağın, uyuyabildiğin yatağın, tuvalet kağıdı, kahve ve sabah güneşi. Gerisi ihtiyaç fazlası ve şatafat.
Erdem, üçüncü kadehle dördüncü kadeh arasındaki o umursamama anı, söylediğin her şey, düşündüğün, hissettiğin ve dudağında açan o belirsiz gülüş, çekebilirsen resmet çünkü çok güzel duruyor sende. sonrası çukur.
Hasret, gidenlerin adını unuttuğun an kelime anlamını kaybeden, eskinin güzeller güzeli şimdinin gözden düşmüş kadını, her daim dişi, kendinden çoğaltır etkisini, kar yağdırır Ağustos’ta. Sıkı giyin, üşütme.
Kariyer, dört yaprakta açan bahtın goncası, biraz riya, biraz çaba ve çokça rüya, uyandığında yüzünü çabuk yıka.
Derinlik, batma ölçüsü, batabildiğin kadar dip ve çıkamadığın kadar derin, kıyısı güzeldir hayatın, çok dalma.
Arkadaş, gerek
Gece, alçak.
Sabah, zor
Yağmur, maybe I’m lonely
Elif, sol göğsümdeki cevahir
Ali, iyi ki
Mecnun, aptal
Leyla, çöl
Baba, özledim
Aşk; hiç bir anlama gelmiyor artık