13 Mart 2017 Pazartesi

boşluğa notlar 2


Serçe kanadına tünemiş umutlar, Serçe kanat çırpmış uçmuş umutlar

Mavi papatyalar çizerim sana, seviyor, seviyor, seviyor, seviyor. Ben değil papatya söylüyor.

Naftalinli çocukluğumdan kalmış anıları
çıkardım kırık dökük parçalar arasından,
eskimişler ama yine de dün gibi.

Üç kuruş nakit mutluluklar için, bir ömür kredili hayatlara katlanmak. Hayatın ekonomi politiği.

Gemiler kalkar yüreğimden Mürettebat sarhoş, Gemiler demir alır içimde Limanlar bomboş

Anne öğüdünde sakladım Gençlik yanılgılarımı Sonra çok aradım Kayıp giden zamanı.

bir militanın yüreğinden kopan bir çığlıkken,
yankılanan kör zihinlerde
'bu işler slogan atarak olmaz'daki
slogan çelişkisi içim.
Haklıyım ama yetersiz.

Kar gündüze, yağmur geceye yakışır.

İnsanın yalnızlığı keşke sadece matematikle ölçülebilen bir durum olsa.
O zaman bir förmül bulurduk elbet.

Çocukluk kalıcı izler bırakır, görünür değil.

Boş bir otobüste,
nerede ineceğini bilmeden yaptığın bir yolculuktur hayat.
Dön dolaş vardığın yer hep aynı.
'Burası da değildi' boşluğu.

Bir ada hayal ediyorum. Ada için aklıma bişey gelmiyor ama adaya almak istemediğim üç şeyi biliyorum. Umut, yalan ve hafıza.

Piç etmek gibi kötü bir huyum var acılarımı, Acemi şiirler yazarak.

Mühim değilse mümkün,
mümküm değilse
mühim masallar yazarım,
kimsenin sallamadığı.

Eski bir tren garında karşılaşmıştık,
ben tren yolculuğunu seviyordum,
o kaçmak için gitmeyi.
İkimiz de ters yöne gittik.

Kimseden beni anlamasını beklemiyorum hatta senden bile.
Ama ne olur sen beni anla.

Senin suskunluğuna denk gelir,
içimdeki kıyamet çığlığı.

Bazı anılar için ötenazi hakkı istiyorum. Kalanlar ikimize yeter.

Sen bana yasakların merhametinden bahset, legal olan herşeyin lanetini gördüm.

Geç kalınmış herşeye;
insana,aşka,hayata.
Tutunacak şiirimiz vardı
ama kelimeler bile tüketilmiş
ve şiir coverlamakla geçti
sessizliğimiz.

Beynimden delikler açıp bütün zehrimi akıtmak istiyorum. Bir tür unutuş hali, tüm hatırlanışlara inat.çünkü Unutmak özgürlüktür.

Ucuz ekmek sırasında beklemek gibiydi seni beklemek; sıra gelseydi benden sonra kimseye bırakmayacak kadar alacaktım, ve sıra hiç gelmedi

daha kaç kere intihar eder bu kalp sende bilmiyorum ama öldürmeyen allah öldürmüyor işte.

Alçak gönüllülükle alçakgönüllülük arasındaki o ince çizgi, bilir misiniz?

Ama yağmurum var benim, her damlasında bir zerafet, her tanesinde incelik!. Gözyaşıma gölge. Ruhuma perde! Son umudum belki de..

Bir büyük kafası günlerden geçerken; neşeli,üzgün,aşık,dolu,budala.
Birde Keşke o kadar içmeseydim pişmanlığı ve ısrarla
'ben sarhoş değilim'

Anne bak oğlun geldi, hayırsızın. Yine yasak şarkılar söyledi Yine illegal aşklara meyletti. Yine koydu postasını Ve yine sana düştü tasası

"Kimse kimseyi kandırmayacak,kimse kimseye rol yapmayacak,herkes kendini oynayacak" gülmeyin, film çekiyoruz sadece, yoksa "hayatta" olmaz

Günlerin getirdiği eskimiş zamandır, eskimiş insan ve üstü örtülmüş anılar.Geçmişin kabusu geleceğin aynasıdır.gerisi biraz umut,biraz hayal

Olduğu yerden gitmek isteyen insanların mutsuzluğu her daim bakidir. Gidemeyişleri ümitsizliği,gitme istekleri tükenmişliklerini gösterir.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder