1 Mart 2017 Çarşamba
annemin gözyaşları
Özgürlüğünü düşleyen bir mahkum gibiydim
Seni düşlerken
müebbettim kendi içimde.
İçimde büyüyen çöle düşecek
Yağmur damlası gibiydin
Gaipten seni beklerken.
Ama sen çoktan
bölüşülmüş bir elmanın
diğer yarısıydın.
Kırılmış vazo gibi dağılmıştı ruhum
Paramparça aşkların arasında
Kendimi toplarken.
Nafileydi aşk
Hiç olunmayacak eskisinin
Solmuş fotoğrafları
Duvarda yerini almışken.
Yağmurlu bir gündü muhtemelen
Çünkü yağmur en eski mucizedir
Yeni mucizelere yol gösteren.
Bir tren istasyonunda
unutulmuş bavulun içindeki
Belki lazım olur diye sıkıştırılmış
En gereksiz parçasıyken
Yatarken bile giydiğin
Düşlerin olmak,
Ettiğin şükür duan olmak
Sarıldığın yorgan
İçine çektiğin nefes olmak.
(Ve kabul et sana en çok ben yakıştım)
Anneme bu ne dedim
Hiç düşünmeden 'Mucize' dedi
Dilek ağaçlarından,
Hidrellez sabahlarından
Adanmış adaklardan
Edilmiş dualardan
Dünyanın binbir çiçeğinden,
bitkisinden,
nimetinden toprağın,
güzelliklerinden insanın
Bilimin,
tıbbın ve dahi metafiziğin
Ve dahi intiharın
Çözemediği düğümken çaresizliğim
Büyük iskenderin kaderiydi
Paylarına düşen.
Evet dedi annem
bu bir mucize
Yağmur damlaları içeri girmek istercesine
Cama vururken
Annemin gözyaşları akıyordu içine.
Ve mutlu son
Ama bitmeyen bir son'suzluğun
adıydı varlığın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder