26 Ocak 2024 Cuma

Bazı Anlamlar

Bazı kelimeler bazı anlamlara gelmiyor bazen

Utanç, kendine çizdiğin sınırların dışına çıktığın an hissettiğin o mahvolmuşluk hali, bir garip yanılsama, eziyet ve hatta aşağılama, yapma!

Gurur; insan neden gurur duyarki kendinden, insan olabildiği için mi, sor kendine. Ben duymuyorum.


Sadakat, yeni etme çocuk, şımarık ve kararlı ama öğrenecek çok şeyi var, yanılsama ve kendini aldatış, biraz daha derine. 


Konfor, uzatabildiğin ayağın, uyuyabildiğin yatağın, tuvalet kağıdı, kahve ve sabah güneşi. Gerisi ihtiyaç fazlası ve şatafat. 


Erdem, üçüncü kadehle dördüncü kadeh arasındaki o umursamama anı, söylediğin her şey, düşündüğün, hissettiğin ve dudağında açan o belirsiz gülüş, çekebilirsen resmet çünkü  çok güzel duruyor sende. sonrası çukur. 


Hasret, gidenlerin adını unuttuğun an kelime anlamını kaybeden, eskinin güzeller güzeli şimdinin gözden düşmüş kadını, her daim dişi, kendinden çoğaltır etkisini, kar yağdırır Ağustos’ta. Sıkı giyin, üşütme. 


Kariyer, dört yaprakta açan bahtın goncası, biraz riya, biraz çaba ve çokça rüya, uyandığında yüzünü çabuk yıka. 


Derinlik, batma ölçüsü, batabildiğin kadar dip ve çıkamadığın kadar derin, kıyısı güzeldir hayatın, çok dalma.

 

Arkadaş, gerek 

Gece, alçak.

Sabah, zor

Yağmur, maybe I’m lonely

Elif, sol göğsümdeki cevahir

Ali, iyi ki

Mecnun, aptal

Leyla, çöl

Baba, özledim

Aşk; hiç bir anlama gelmiyor artık

25 Ağustos 2021 Çarşamba

Yazınsal söylenmeler

Yazmak dedim de, üzerine yazayım derken kaçırdığım son trenin ardından içime iltica eden öküzler geldi aklıma.

Yazmak, sahi bir satıra kaç kadeh kaldıyorduk?
Şerefe diyemiyorum uzun zamandır.
Şarkılar araklıyordum, şairlerden, dervişlerden sözler.
Öykülere giriyordum, öykülerde yan karakter,
Gökyüzüne merdiven dayamışlığım da var bir öykümde,
Şehrin ön sokaklarında mendil satmışlığım da.
Çocuk oluyordum, ağlıyordum
Genç oluyordum, isyan ediyordum
Büyüyordum ama "adam" olamıyordum,
Olamadım! 
Ama yazdım, mesela çok içtiğim bir gecenin deminde karaladığım bir yazımda yeteneksiz bir futbolcunun amatör ligde oynarken takım arkadaşlarıyla gittiği kerhaneyi, o kerhanede kolonya tutan süleymanın bindiği bmw'yi ve bütün bu yazdıklarımı okurken ağzı her daim kokan sevgilime, çoktan "boşalmıştım" bile.
Yazmak çok büyük zevkti bende.

Şiirler yazdım uzun süre,
Olmayan acılarda keder oldum, harap oldum,
Aşklara merak saldım şiirler yazdım, şiirler yazdım aşık oldum sandım, sanılgılarımı satırlara dökerken kadehler boşalttım. Kadehlerimi, bakıştığım altmış dokuz, yazıştığım kırkdokuz, konuştuğum otuz dokuz, aşık olduğum  yokuz kadınlara kaldırdım. Akrostişli şiirlerim bile var!
Yazmak en büyük aşktı bende.

En güzel celişkilerimi yazdım, mesela otuzlu yaşlarımda doblo arabamda son ses "vova" dinleyerek poz yaparken, kırmızı ışıkta yanımda duran üstü açık milyonluk spor arabada yaşlı bir teyzenin dinlediği "batsın bu dünya" şarkısını yazarken çok eğlendim.
Yazmak en çok eğlendiğim eylemdi bende.

Yalnızlığımla sevişme metaforunu kullana kullana birgün kadın arkadaşımla sevişme imkanım varken "başımın ağırdığını" söyleyerek kendisini reddettiğim bir gece, sokak köpeklerinden kaçışımı yazacak edebi bir tür bulamayışımı hala affedemiyorum.
Sonra bişeyler oldu, sonra öyle bir şeyler oldu ki, "bir şeyler"  babam öldü. Evet ama ölüm bu yazının konusu değil, babamın ölümü hiç bir yazının konusu değil.. O günden beridir yazmıyorum.
Yazmak acıları istismar etmekti bende.

3 Aralık 2020 Perşembe

Pan'ın Ezgisi

Hafifçe esen rüzgar, can sıkıntısına kendini sokağa atmış aylak esintisi, yine de kaldırıyor yakasını pardösünün.Bulutlardan kendini kurtarabildiği kadar tembel güneş ışığı, zaman Kasım aymazlığı. 

Kalabalık, insan sürüsü, korna ve motor sesleri. Saat kulesinin önünde bu ikinci randevusu.
Herkes hareket halindeyken durmuş saatle beraber bekleyen sadece kendisi.
Bekliyor, "insanın beklemekle mi geçiyor ömrü?" Bekliyor, heyecanından yerinde duramıyor, neden gecikti ki? "İnsan gelmeyenlerle mi büyüyor?" Gelmesi gereken saat üzerinden tam dört saat kırk dakika geçti ama hala bekliyor. Öfkesini sigarasından çıkarır gibi son bir umut diyerek bir sigara daha yakıyor, bitene kadar gelmezse artık gitmeyi düşünüyor. Her nefes çekişinde içine duman değil acı doluyor, acıdan sesler, pis kokular sarıyor ciğerini. Gelmedi.

Yürüyor, köşeyi dönüyor sokağın. Köşeyi dönmek için çırpınan insanların yüzüne bakarak. Bir omuz darbesi, sendeleme, ve yüzüne kusan bir ses ‘önüne baksana kardeşim’. Babasını hatırlıyor o an. Çocuklukluğunda düştüğü lağım çukurundan çıkarırken söylediği sözleri, "lağım çukuruna düşmek için çok küçüksün oğlum. Eğer önüne bakmazsan pislik içinde boğulursun." Boğuluyordu, ama bu sefer önüne bakmasını söyleyen kişinin sesinde ne metafor vardı ne de merhamet.
Baba seni çok özledim.

Sigara almak için girdiği marketin küçük televizyonunda büyük puntolarla verilen haberin başlığına takılıyir gözleri. ‘KİŞİYE ÖZEL HAYAL BANKASI’. "Açılışa özel ilk üç gün ücretsiz hizmet veren banka, müşteri akınına uğruyor" diyerek devam eden bu absürt habere daha fazla dayanamayıp sokağın gerçekliğine bırakıyor kendini. Kendisiyle çoğalmış yalnızlığının içinde cümlelere bölünüyor; "Kişiye özel hayal bankası demek" "niye gelmedi ki" "hayal bankasıymış" "telefonu da kapalı"

Artık elinden hiç eksik olmayan sigarasıyla Korsan kitap satan dükkânın önünden geçerken çok satanlar rafında duran ince kitaba takılıyor gözleri. Kocaman harflerle
‘HAYALLERİN KADARSIN’ yazıyor üzerinde. Altına not düşülmüş, "sana özel hayallerim var"
Bitmeyen sesler zihninde "Bana özel hayalleri varmış" "başına bir iş gelmiş olmasın" "sen kimsin yavşak bana özel hayal satıyorsun" "Allah kahretsin ya geldiyse" "dönsem mi" daha fazla incinmeye yürek mi dayanır? dönmüyor. 

Kahveciye giriyor, sıcak kahve biraz sakinleştirir, sade kahvesini söylüyor, bir daha arıyor, çalıyor bu sefer ama bakan yok, kahve geliyor, bir deneme daha, cevap yok, bir yudum alıyor kahvesinden, "duymamıştır belki, bu sefer bakar kesin" bakmıyor. Whatsapptan yazdıkları da görülmemiş henüz.
Anne babasından sonra en çok yakıştırdığı kahve sigara keyfine tutunuyor, üç fırt çekiyor sigarasından. arka masada kalabalık arkadaş grubuna hitap eden bir ses deliyor kulağını ‘HAYALLERİNİZDE BİLE ÇAPSIZSINIZ’ hay sikeceğim hayalinizi diyen gözlerle kundaklıyor masayı, "belli ki hayatlarınız sıradan, hayalleriniz özel olsun bari" diyor aynı ses. Whatsapptan gelen bildirimin heyecanıyla kahveyi döküyor hayalarına, iş arkadaşlarından oluşan grupta dönen futbol muhabbetine katılan müdürün üçüncü sınıf esprisine soytarılık emojisi atan vardiya şefinin mesajıydı gelen oysa.

Kendini zor atıyor dışarıya, akşamla beraber çöken soğuğun ürpertisi karışıyor ciğerlerine. Yürüyor ışıklı dükkanların önünden. Ağzında sigara, elinde telefon, yıkılmış hayaller, kırılmış kalpler ve binlerce soru kafasında dalıyor kalabalığın arasına.
Bir banka çıkıyor önüne, hayal değil para satıyorlar içeride ve sattıkları paraları şifrelerle sakladıkları para kutusu var önünde. Gideceği meyhane için nakit ihtiyacını anımsıyor. Atm dedikleri bu para kutusuna doğru yöneliyor ve camda asılı ışıklı bir tabelada, yılışık bir kadının ağzından afişe edilmiş ‘HAYALLERİNİZİ ERTELEMEYİN EXTRENİZİ ERTELEYİN’ yazan reklamı görüyor. Dünya bir saniyeliğine duruyor, gözler kararıyor, zihnini kemiren cümleler donuyor ve bilincini kaybediyor. Fırlatılan telefonla bankanın camları iniyor, kalabalık toplanıyor, zabıtalar, polisler geliyor. Biraz sonra kendine de  geliyor ama artık çok geç. Ve yeniden işliyor zaman, yere düşen telefonda bir ses, arayan Hayal, zil sesinden tanıyor, Telefona el koymuş polis kendisine vermiyor.
Karakol, sorgulama, babacan pozlu bir komiser ‘hangi örgüttensin lan" diyor. Tutamıyor kendini Umut, gülerek ‘lağım çukuruna düşenler örgütü komiserim’ diyor . Sert bir tokat, ‘siktir git lan pezevenk bir de dalga mı geçiyorsun’ diyor. "Atın bu müptezeli içeriye aklı başına gelsin" diyerek emretmeyi sürdüyor komiser. Delirmenin özgürlüğüyle gülmeye devam ediyor Umut "aklım başıma geldi de kalbimi bulamıyorum" demiyor. Nezarethane, savcılık. Özel mülkiyete zarar vermek ve kamu görevlisine hakaret etmekten altı ay ceza alıyor.
Üzülmüyor. Böyle "boktan" bir örgüte üye olmaktan ömür boyu tutsak biri için altı ay ceza "hayat" gibi geliyor. 

İçerde geçirdiği günlerin birinde gardiyanın sesi ‘Umut Atay ziyaretçin var" diyor. Umut çıkmıyor. Gardiyan ‘Hayal Hanım geldi, mutlaka görmek istiyor' diyor. Beş ay, yirmi hafta, yüz kırk sekiz gün, üç bin beş yüz elli iki saate denk gelen zamanın ardından gelen Hayal, benim hayalim değil kırıklığıdır diyerek geri çeviriyor.

Umut içerden çıktığında işten kovulmak, sabıkalı olmak, arkadaşları tarafından unutulmak ve hatta dışlanmak gibi beklediği durumlarla karşılaşmış olsa da artık çok mutlu. Çünkü umut, kaybettiği kalbine aklını da ekliyor. İnsanlıktan kestiği umutla yeni "hayaller" peşinden koşan yarı insan yarı tanrı ilan ediyor kendini! Hatta kendine yeni bir isim bile koyuyor, Pan!
Hayal mi evet hayal, çünkü bu Umut'un masalı.

25 Kasım 2020 Çarşamba

"Beklemek Boşuna Değildir" (Franz Kafka)

 

Öylece, çaresizce beklemek, bütün gün beklemek, uyandığındaki geceden kalma enkazla güne başlamak, zorla atılan birkaç lokma mideye, tarifsiz bir çaresizlikle beklemek, yalnızlığını kanıksayarak ama umut ederek beklemek ama bilerek asla dinmeyeceğin bir umutsuzlukla beklemek.

“Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık sevilmeyi beklerken, beklemeyi sevmişiz.” (Cemal Süreya)

 

Sanal dünya; başka hayatlara imrenerek yeniden ümit etmek, başka hayatlar kendi ininde sürerken sen zamanın elinden kayıp gitmesini izleyerek beklemek. Delirmek için erken, ermek için çok geç kalındığının ıstırabıyla bir sigara daha yakarak beklemek.

"Beklemek üzerine felsefe kitabıydık." (Didem Madak

 

Gün bitti, ne zaman başladığını hatırlamadan iç çekerek, güneşi ufukta yolcularken karanlığın siyahına kuşanarak beklemek. Birkaç lokma daha, baş döndüren sigara altı. Akşamla çöken sıkıntıya hüzün katmak için kadehlere sarılarak beklemek, içinde beliren haylazlığı serbest bırakmak ahmaklığıyla hala beklemek, birazdan gerçekleşecek bir mucize iyimserliğiyle beklemek.

“İnsan beklemeyi, umumiyetle, artık bekleyecek bir şeyi kalmadığı zaman öğrenir.”(Voltaire)

 

Zaman geç oldu sorunsalıyla beklemek, zaman geçip gidiyor değişen bir şey yok iç sızısıyla beklemek, en saf haliyle yüreğine dert ettiğin yeni düş kırıklıklarıyla beklemek. 

“Beklenen geç geliyor; geldiği zaman da insan başka yerde oluyor.” (Oğuz Atay)

 

Geçen giden bir günün ardından öylece bir yabancı gibi izleyerek beklemek. Akan zamana karşı tükenmiş ümitlerle ağlamaklı bir tebessüm vakarlığıyla beklemek. Uyumak avuntusuyla kendine gelerek umutla sabah olmasını beklemek.

“Bekçisi olmayan geceler denk geliyor bana, çaresiz bekliyorum.” (Didem Madak)

 

Son söz niyetine; değişen hiçbir şey olmayacağını bildiğin halde yeni güne kocaman anlamlar yükleyerek, yeni günün yeni ıstıraplarına yer açmak için  geçen günü sıfırlayarak beklemek. Umutmakla unutmak arası bir gelgitte şarkıların şiirlerin merhametine sığınarak beklemek.

“Beklemek; bir saniyede bir insan ölebilir, bir yazgı belli olabilir, bir dünya yıkılabilirdi. Daha ne kadar bekleyecektim.” (Stefan Zweig)

 

Ve aslında normal hayatımın gidilen iş ve günlük birkaç farklı telaşın dışında hep bir karantina olduğunun farkına varmanın mahcubiyetiyle bekleyişlere yenilerini ekleyerek beklemek.

“İste yaşamak maceramız bu; yaşarken beklemek, beklerken yaşamak. Ve yaşayıp beklerken ölmek!” (Ümit Yaşar Oğuzcan)

 

Karla Karışık

Beni severek öldür,
Ekilmemiş çiçeğin toprağını ser üstüme
Ben senin için açarım.
Yarım kalmış aşkların öykülerini oku ardımdan
Ben senin için tamamlarım

Yarım kalan sözler olsun, düşler, işler
Bir şiir avuntusunda kalsın kelimeler
Yoksa şair mi sanıyorsun beni?
Benim acı sandığım şeyler
Olsa olsa arabesk bir şarkı eder

Beni severek öldür,
Ben severek çok yaşadım.

11 Kasım 2020 Çarşamba

Yoksunluk sendromu

Sensiz alınan nefesin utangaçlığı var üzerimde

Sensiz yaşanılan günlerin ağırlığı.

Sen yoksun

Biz yoksun! 



Not: Babalar ölür, çocuklar büyür. 


31 Ağustos 2020 Pazartesi

Conin Ahçige

 

İnsuzluğin meçe ergendzats cermak mazarluğin beser ayn tsemer kağe. An darvun egats tsunin vaan malciniye ter xarbigun, aman tsun egadzer. Yez an çağe Ambarli'yin yatili gartagum. 15 tağdilin hama kağinive egadzim. Emicayin male me teranna. Apun xode tommuşi gelli, emican Ardahan'an kamyonme xod uzazunir. Xode piyoğ makinan tsunan sooğ inçuk Dibakar'e kalgartsadzer. Xode Takarin Femi'in boş duknin meçe muhafeze ağazuneni. Meokna tsiyove emmen akvan igvan, ergu donum erguskan balya geyigun. Ergu haur oçhar, aner omran mezi putkenin meka tsemran anots putenuşniyez bidi. Mek hakvaanme ali xodniva ertevoğa, imdade inzi tun kena aats, ander imae yatili maktaban egadzim diye inzi gimişenelu ertuşiz razi ağavoç, imdat na ‘’yes onu çağe Göleşen' in oğone çagayin meçe tağ ginagu, himi postsiva ertoğa pon ağaza’’ aats, yesa zate ertuş uzeçe aman imdadin astaaze ağav. Tsiyun semare vaan teyi compan ela. Kedin tsenin hede gonçelov gonçelov tsiin arçetin gertam, conoun ture egiyana şeniye vaasiva xaçelov terçigun. Oç pahçigayim oç al inçig enegayim, inçuk otkanez modez egin. Yes, hem otkeniyovez şebetsenuşi tadigum he ma hokitsatsive bolokigum, vahutinaz vaasiva yettoğum. Millate pencaaniye elan, şenoun dirna vahemi vahemi aselov ture elav. İnçvez vahimoç? Encami ter dağayim, yeek hadik şun, ayeu vahemi. Naysa marte bolokuş selveluş şenoun motzas tertsuts. Anaç marter, "ula sen malci adamsin bu köpeklerden korkulur mi" aats, inziyed harbuşin arayina dunnuz tsen eyet, inzi ama çur uzets. Yes inzi pernelçkartsi geba luşi. Ardekutsniyes hoşor hoşor eessiva kiligun. Apun tasnu bardağovme ahçikme kuka, ahçige kuka hama, sobayin modnan aguşaner xaal, eese garmi garmi, açveniye çaxal çaxal, kehlun kudin meçe maziye sari sari, ergen boyove modez gungetsav, çure letsuts,devets, yes hem luşiz sooğ omçigum hem al ahçhane eesnuuz putenuşan vazosniçigayim. Ahçige helok ertaoç diye mek bardağmea uzetsi, devets, bardağe yet dale varats açveniyove eeetsus oyla erand putaafki meçiz ağimgeruşe xaletsaf. Dade onunez hartsenagu, yez xelkez butun ahçane vaan elluşan dadin imanaçim, dade anlamiş ağav, ‘tamamdur Nevo sen eve geç’ aats, ahçhane hergets. Al onunez hartsutsoç, "donuşte elune bi funduk çubuği al, çubuktan korkarlar, yanuna yaklaşamazlar’’ aats inzi compa tiyets. Barzin meçnive ertale ahçige metkaz elleçi, hem şenoun sogmişgenim he ma ellayin madağellim gasim, şeniye çkonani ana ahçhane desnohçe diye yez inzi harbelov harbelov Dibakar'e inça. Hacin-takarin femin- engiyets, xode tsiyane partsutsak, imdadin ama ergu paket zigaa, kuestanoz amaa konimadik gofret ari, yet tartsa. An tarnuşin compan inçuk cononun ture zaten tommetsavoç. Conoun andah egiana kağin insuzluğe anots turna engazer. Tervike ook çkar. Companiva ertale şenoan vahoğ bizi dağa iken yet tarnale  medz martu bes şeniye zate mediz çeni. Dunnive putenelov viyanxa. An oan xedef kağin menaats dasni yek or, igvan akvan xodniva butun yes kenatsi. İmdatnu imae aranoun harbele "daas şaad kaskina, kez um kaşvetsaz" asuşniye kimanam, çkideniki conin ahçhane desnum diye gertam. Emmen ertuşin eguşin meçtsiva dua genim koy şeniye açintoğu ahçhane desnum diye, şeniye ali arayin açeguni, ahçige zate desevetsavoç. Emmen vaasnele viyasnele done hednive sobain muhe tuh tuh keller, gonçuş honetsi, ‘’ha ku sobait meçe aoğ pade/ha isa tserdus meçe aoğ yes/ pade gayi meg donumme / yes gayim emmenice. 

Anu vaynan koni dayi ağav, uuş ahçhenial hazai, sevdaluğ ayi ama an ahçige zate serdaz elevoç. Ambarli'yan hedef lisena Ordu'yin gartatsi. Aşlane ohtina malin hoyitun enuşi ama yeek omis lerine gelle. Emmen kağnive ertuşin eguşin desnugum diye niyaz ayi ama ahçige kidesta xoğniva nemedazer, edisoğna vazontsa,

Universiteyin ama antalya'tsiva egi, imdatnu imae gartam mart ellim kuzin, imae ‘’kudade avale kiç anarşistluk agaççunir tsahudvenoun. Engerdake butun mart ağan, ays, kağiz arçoun bedgena, tun garta mart aği, kudadin bes ellimi’’ gaser. Yes, imdadin dağane. Anu bes ağa, vordağ averitun go, pohuş kuzim; haksuzluğ go, karşi gellim. Üniversiteyina maktaban şad partetse hede bededigum. Hing dayi ağazer  ter maktabe tommatsçunim. Megorme xabar eyev, talebenoun tshogvan hatse uduşin dağe kine artturmiş ağazunin.  megal solci enderdakniyovez coğvevetsak, aranç itiraz aak, gabul ayinoç, meka hats uduşin dağe işgal aak. maktabin guvenluğniyove gağva elaf, aneru herketsin oç hana polis tsendevin, polisniyovna harevetsak. inzi ed hing oki pernetsin karakolnuuz dayin, kimluğniyez joğvetsin, karakolin nestazik bedgenik, engerdakniyovez laf genik, dzidzağiguk, en tamu ergu yek saat perneun vartenoun. Andağ bedenele megal polisnoun zaten nemanelu erand polisme gar, puşoun meçe patsağats garmi dzağiki bes uine balli gener. kağduts kağduts gedrigum, Artuk poniyez tommatsav, ertuşi putkenik, putayi ana an erand elloğ polise eyef, "muhammet kim" aats, yes, yesim asoğum ama hem şaşurmiş ayi hema vahigum kez putenuşez anlamiş ağavta diye. "benim" asti. "ilk görev yaptığım yerde köylümle karşılaşmak ne güzel  tesadüf, tanışmak istedim" aats. Teve ergentsuts, "ben Nevide Aygün", aats, "belki babamı duymuşsunuzdur abdoğlu derler bize, abdoğlu musanın kızıyım ben". Yes, dağnu dağez menatsi, kaspaze kunim isa im nevona, nafases gedretsaf, an elluşe kidim ama aliyataa inanmiş elliçigiayim, ‘dere içinde evi olan musa amca mı?’’ aselgartsi zar zor, ‘’evet, babamı tanıyorsunuz demek’’ aats.  Al cevap dalu ormetut ağazim. açveniyez patsai ana apun çure vaaz gungazer. meçiz bargoh cenazen zartetsaf, ‘’ella kezi madağellim’’ gasim meçtsiva, ‘’az inçvez poner, inzi inçov sinamişgenez?’’ al doktor uzuşi razi ağaoç, mezi karakolan varteyin. Dağelmiş ağak. An igune inçuk akvan bargiçkartsi. Avale mek donumme desats ahçhane inçvez ağazeru ağadik aşiğ ağaze, inçvez ağazeru ayni kağin meçe zaten yaats megali desatsçunaki, ximia inçvez ağadzeru perevats dağe arçetez elav?

megaloe maktapnus kenatsi ana mezi vets omis maktaban herutsazunin, memal aman ponounta harevikna varztkouk astin. imdatnu imayna maktabe tommim, pon mednum diye bedgenin, al anots aselgayim ta? Xelkez vaynaz kenaaza, Butun ahçhane desnuş kuzim ama inç enuşez bidi çkidim, Mek igunme Partiin toplantı genik, astin kişee duvarnoun partetse afişniye nebektsenuş bidi vov enuş kuza?, asti yez genim. Perevim ana soy elliiçi astin, yez meçtsiva koy pereve asti. Ays compual apnas pahtsenimta ellan varmenagu. An kişere polisnie mezi pernetsin, ayni karakolnuus dayin, im nevon çkar, mezi inçuk akvan varteyinoç, akvan ağavana Neviyen eyev, ‘’sen yine burda ne yapıyorsun?’’ aats, ‘’asıl sen burda ne yapıyorsun, yıllar sonra nerden çıktın karşıma’’ aselçkartsi, cevap dalu şaş şaş eesnuuz putayi. İnziyet ilgilenmiş ağav, dir elav. İfadeniyez arin, varteyin. Aman konime donum anu xama aynı karakolnuuz enga, ela. emmen compuna kiçme kiçme enger ağak. Edisoğe mek igunme çay hemuş davet ayi, gabul aaf. megal compun raki hemuş davet ayi ali gabul aaf. mübareğe xemele meçinokez vatetsi, ‘’ben senden önce beş yılda üç kere karakola düşmüşken son bir ayda 5 kere düşmem sence tesadüf mü" asti. Zizağetsav, "ne zaman siyasi bir tutuklama olsa keşke gelenler arasında sen olsan diye beklemem tesadüf mü" aats. Değil asti, ‘’hiçbir şey tesadüf değil nevo, o kara kış gününde seni karşıma çıkaran coğrafya kaderimizdi ve şimdi kaderimiz bizim elimizde’’ Mek an igunan xedef zaten ayrılmişağakoç. isa araiz inzi maktaban vartsketsin. imdatnu imae arenoun harbele ‘isa daas zate mart ağavoç kez um kaşvetsav’ asuşniye kidim! Aliyata apvenoun oçheniye zahetsin, inzi ama bizi dukkanme patsain, darvun vaana garkevetsak, garkevuşiz vaynan ohte dayi ontsav, ergu ahçik unik. Yeek hadika dirsuz şun arak, anots guvayi meg donme meçe xedra abriguk. Neviyen polisliğan vazantsaf, düknin kitap zahagu. Yes balki umoe astazin bes mart ağaoç! Ama mernim ana xelkez aşhariz menohça, kidağazes ayi, hazağazez ari. ‘’şukrelli’’