28 Eylül 2019 Cumartesi

Rüya


Siyah perdeler var kat kat, pencereler açık, 
içeride binlerce fırtına var ama yaprak kıpırdamıyor.
Meyhaneci kızıyor, kalkın diyor ve hesabı ödüyor yan masadan gregor samsa. 
Karıncalar kapatmış sokak başlarını, dinozorlar sahne alıyor, 
repertuvarda eski çağ türküleri, 
kendinden geçen maymunlar çok mutlu. 
elma var bir avucumda diğerinde ateş böcekleri.
mide bulantısı, safra suyu dolu kristal vazolar gözlerimi kamaştırıyor. 
Sonra servis alıyor mahsus mahalimden, zırhımı kuşanmışım, 
derken kalpten kalbe kırılmış bütün çiçekler.

23 Eylül 2019 Pazartesi

Hissiyat


İnsan değil de Tarkowski filminde kullanılan bir kamera olsaydım daha mı değerli hissederdim kendimi, ya da kederli bir aşığın içtiği şaraptaki anlık efsun?

Muhtemelen!

İnsan olmasaydım eğer, yoksul bir babanın umut bağladığı piyango bileti olurdu benden.

20 Eylül 2019 Cuma

Vaziyet

Eğer ölürsem, bu bir veda yazısı değil, bir merhaba yazısı olarak bilin lütfen.
Telaş etmeyin, ilk haberi babama vermeyin, anneme de vermeyin. Haberim tez duyulmasın, kötü haber değilim, rica edeceğim.
Eğer ölürsem, otuzaltı yıl yaşadı deyin, ya kardeşim gibi daha bir aylıkken ölseydim. Dile kolay belki ama bir de bana sorun
Otuzaltı yıl, binsekizyüzyetmişiki hafta, onüçbinyüzkırk gün, vay be allah herkese nasip etsin.
Eğer ölürsem, biraz zaman geçtiyse artık babama haber verebilirsiniz, bir dağ nasıl yıkılır görmek istiyorsanız bizzat kendisine söyleyin, ne olur telefonla bildirmeyin. Annem, annemi çekin vurun bence, o kadar iman ettiği allahına isyan edip kıymasından korkuyorum kendine.
Eğer ölürsem, devletimiz, ki allah zeval vermesin! Yaşarken bakamadığı vatandaşının ölümüne pek sevindiğinden olsa gerek, cenaze işlerinde çok iyi. Bir ambulans iki şöför, memleketime derdest edin. Yaşarken iyi kötü ahbaplığımız var deyip peşimden gelmeyin. Ne olacak demeyin, memleket çok uzak, enaz üç gün demek, zaten bir yıl çalıştığında verdikleri ondört gün izin.
Eğer ölürsem, beni evimin kapısında bekletmeyin, tabudum gidene kadar kazılır zaten mezarım, gece de olsa hemen defnedin.
Ahşap üzerine "güngör oğlu memoş" yazılı bir tabela yeter bana, doğum günü ve ölüm günü tarihlerini de gerek yok (ki zaten hangi doğum günümü yazacaksınız ) hele ruhuna fatiha falan hiç. Ruhuma annemin gözyaşları yeter, daha babamın nefesi var.
Eğer ölürsem, sosyal medyada "allah rahmet eylesin kardeşim" yazıp prim yapmak isteyeniniz olursa bak şimdiden söyleyeyim bozuşuruz, bu tarafta hiç ses etmedim ama diğer tarafta asla affetmem.
Eğer ölürsem, şiirlerim var internette, adresini koluma kazıdım. Sadece onlar size emanetim, onlara iyi bakın,okuyun, okutun, budur en özel vasiyetim.
Eğer ölürsem, gülerken hiç yakışıklı olmadım, gülmezken de olmadım ya pek, o yüzden sanki yaşadığım için mahçupmuşum gibi çekilmiş bir fotoğramı bırakıyorum buraya, ölen kimdi diye soran olursa ne olur sadece onu gösterin.
Eğer ölürsem, arkamdan konuşmayın, hakkımda yok şöyle iyidi, yok böyle güzeldi gibi saçma sapan dedikodu yapmayın, bari ölümü rahat bırakın.
Eğer ölürsem, kitaplarım var biraz, belki de sahip olduğum maddi ve manevi tek servetim, onları başucuma istifleyin. Bir dikili ağaç bile bırakamamış olsam da özü ağaç olan kitaplarım olsun başucumda.
Eğer ölürsem; ki bu son paragraf, akşamına rakı için, adımı anmadan bir kadeh de benim için için, gece sevişin! Sabah kahvaltınızı eksik etmeyin. Hepinizi seviyorumla bitirmek isterdim ama maalesef o kadar da alçak gönüllü değilim. Hoşçakalın, beni merak etmeyin. 

19 Eylül 2019 Perşembe

Hayaller Gerçekler

Ufuksuz bir hayalin
orta yerinde belirdi yüzün,
Hayalse demek çok zengindim
ve ucuz bir  kahramandım
herkesin taptığı yeniyetme bir soytarı.

Çapsız bir hayalin
orta yerinde belirdi gülüşün
Hayalse demek çok güzel sevmiştin beni
ve ben bahtiyardım.Kimsenin bilmediği çok eskiden kalma bir nüktedanlık

Sonu olmayan bir hayalin
orta yerinde belirdi gidişin
Gerçekse demek çok güzel terketmiştin beni ve ben çok güzel ölmüştüm.
Kimsenin ağlamadığı mezarsız bir ölü.