Kalk dedi yerinden,
kalk ve uzat ellerini boşluğa.
Aç avuçlarını,
kaldır semaya
Kapat dedi gözlerini kapat
Ve düşle.
Ve iste.
Eğildim gecenin ortasına
Gözlerinin ateşine dokundu yüreğim,
Peltek bir mırıldanma
Tanrının sesi bu
Ademden kalma bir alışkanlık
Nefsim nefesinde
Bir ısırık kopardım.
Ne diye sorun çıkarır güneş
Yağmur vaktiyse demek ki,
gök kuşağı değil
Siyah kabuslar aynası
Eski zaman antikaları
Veresiye verildi çoktan.
bir de verilen sözler,
ihanet edilen tanrıya.
Dehlizlerinde ıslak labirentin
Rutubete karışmış çürük kokusu
Korsan kitap aforizmalarını
Asmışken boynumda
Yola çıkan bir tren
Ayakta giden serseri acılar
Ve İsyankar bir soru.
İlaç karıştırdım sabahıma
Gövdemi gövdene sürdüm
Geçsin diye geçmiş.
Bir kaşık siyanür,
İki bardak kırmızı,
Üç adet hata,
Verdim cehennem ateşine,
Dört göz umut,
Akşamına elinde.
Güz yağmurları başlar
Otuzüç yılın rüyası,
Kırk yılın duası.
İçinden geçilen ışık hızı
Işık hüzmesi gözler
Alır karanlığımdan seni
Saklarım sonbaharımda.
Sağanak sevişmelerin
Mevsimlik hasadında.
Üstü çizilir
geride kalan tüm zamanların.
İkinci hayat, yeni dünya
Aşk bir hastalıktır,
sevda zaman kaybı.
Kelimeler anlamları dışında yasaktır da.
İki bedenden geçen tek yol
Yola düş'en hayat,
Hayat'a düş'en;
Sende düş,
bende tılsım.
Layık olunacaksa tanrıya
Göçelim bereber yarına
Gül suyu aksın özümüzden
Gül kırmızı çeşmemizden
İçelim mi kana kana ?
Ölelim de mutluluktan
Azraile iş düşmeden
Cennet açsın koynumuzda
bu ateşi söndürmeden.