13 Temmuz 2016 Çarşamba

Beni bağışla

Önceleri;

Beni bağışla,
Olmazlarından sarstım seni.
Beni bağışla
Tabularından yıktım seni.
Beni bağışla tanrıçam
Günahlarından yaktım seni.
Çocukken kocaman düşler kurardım
Kimsenin ağlamadığı,
Çocukların ölmediği açlıktan,
Savaşsız,
sömürüsüz,
sınıfsız bir dünya düşü.
Büyüdüm,
ben büyüdükçe
dünya değişti önce,
Sonra ben,
Sonra düşlerim.
Beni bağışla,
Adaletsiz bir dünyada
sevdim seni,
Beni bağışla
Kavganın tam ortasında
sevdim seni.
Çocukken çocukça düşler kurardım;
Herkesin aşkla sevdiği,
Ayrılıkların yasak olduğu,
İnsanların sadece
ağladığı mutluluktan
Tek kuralın
Aşk olduğu
Ütopik bir dünya düşü.
Büyüdüm,
ben büyüdükçe
dünya değişti önce
Son ben?
Sonra düşlerim?
Beni bağışla
Aşksız bir dünyada
sevdim seni
Beni bağışla
Nefretin ön bahçesinde
"Tutunmacılık" oynarken
sevdim seni
Çocukken çok çocukmuşum
Büyüdükçe anladım "büyük gerçeği"

çok sonraları;

annem geliyor  aklıma
Uğurlamak için kopardığı
O takvim yaprağına
Düşer sana denkliğim,
Aylardan şubat,
Günlerden hoyrat
bir zamana
Senin hayatıma hoş gelişin.
Çocukça düşlerim geldi peşi sıra.
"Büyük Gerçek''e inat naif hayallerim.
Dünya çoktan değişmişti
Ben de
Düşlerim de.
Dünyayı döndüremezdim geri
Ama ''Ben''deki umudu
yeşertti gülüşlerin
Ve ''düşlerimi''
geri verdi sevişlerin.
Çocukluğumun çocukluğuna
döndü benliğim.
Ben,
ben oldum sadece,
Kötü zamanların
güzel çocuğu
Yeniden doğdu içimde.
Düşlere sarıldım,
Çocukların açlıktan ölmediği
Savaşsız,
sömürüsüz,
sınıfsız bir dünya.
Herkesin aşkla sevdiği
o çocukca düşlerime.
Düşlerde sevdim seni.
Kendi karşı devriminin
ilk kahramanı oldum sende.
Kendimden başladım
Aşkla sevmeye
Ayrılığı yasak ettim bize
Ve sadece
mutluluktan ağladım seninle.
Beni bağışla,
Değişen dünyanın iyi kadınıyken
Çocukça dünyamın
günahkarı yaptım seni.
Beni bağışla
Aşksız dünyanın aranan aşkıyken
Çocukca aşkımın
düş-aşkı yaptım seni
Beni bağışla
''Gerçek'' dünyanın fay hatları
Yerinden oynadı bu gece,
Beni bağışla
İstemzdim lakin
Depremler anı defterinde!
Beni bağışla
Çok şiddtli sevdim seni
Beni bağışla
Öyle de seveceğim seni
Beni bağışla
O yalan dünyaya
Teslim edemem  seni
Beni bağışla
Çocukça bir aşkın
Ütopik bir militanısın şimdi
Beni bağışla
'Hayat" barikatını aşıp
Özgür baharlı ülkerde
Uyanacağım seninle.

Ve şimdi

Bana sakın büyü deme
Dipsiz kalbimin
Eskimeyen güzeli,
Tekrara düşmek sevaptır sende
Çocukça bir aşkla
sevdim seni
Çocukça düşlerimin
hayal ülkesi.
Işıksız yatamadığım gecelerden
Hayatıma ışık tutan
ay parçasısın şimdi
Beni bağışla
Sensiz  gün ışığı da
haram zıkkımdır bana.

19.06.2016





7 Temmuz 2016 Perşembe

olasılıklı olasılıksızlık

Olabilirdi belki 
ama hayır asla. 
Olamayacağından değil de
olmasına gönlüm razı değil.
Küçük savaşlarımızın 
acemi kahramanlığıdır 
beni sana mecbur kılan. 
Yoksa biz de öğrendik abilerimizden,
biliriz elbet içine etmesini de  
bu aşkın!
Ben cefasını çekerken bu imkansızlığın, 
sen yalancı kahkahalar savuracaksın boş duvarlara. 
Zamansızlığın kederi içimi doldururken, 
sen kurduğun alarmlarda tüketeceksin güzelliğini. 
Solduğunda yüzünün feri, 
kaybolacaksın gözlerimin karasında.  
Ben yanıyorken  aşkın cehenneminde, 
sen çoktan yüreğin elinde 
dilenmiş olacaksın başka aşkların insafında. 
Ben aşkımdan öleceğim, 
ama sen ecelinden. 
Ben öldüğümde
sevdam kalacak geriye, tanrılara emanet,
sense;
otopsi raporunda dahi  adı geçmeyecek bir zavallı,
ve ölemeyecek kadar dünyalı. 

2 Temmuz 2016 Cumartesi

tükenişe sesleniş

Tükenmek ne demek? Mesela nasıl tükenir bir insan? Ya da şu moda hastalık tükenme sendromu nedir? İkame edilebilen bir şey midir? Nasıl var eder insan yeniden kendini? Bu kadar soru anlatabilir mi ki meramı mı? Anlatabildiyse de var mıdır bir cevabı? Beni aydınlatabilir misiniz lütfen?
Mutlu değilim mesela; içinde bulunduğum gerçekliğimden, bu gerçekliğin yarattığı ilişkilerimden, lağım çukuruna batmış bu boktan ülkeden, bu dünyadan, ez cümle bu sikik hayattan.
Ama bazen de daha ne isteyebilir ki bir insan dediğim  zamanlar da oluyor. peki nedir bu kafa karışıklığı, bu mudur diyalektik? Yani nedir, içimde, içime sığmayan, bu çocuk çaresizliğimin boşluğu?
kendim mi?
doğal olarak zayıflığım mı?
riyakarlığım,
ya da ne gerek yalancı kibarlığa
yavşaklığım mı?

peki o zaman nedir bu hakikat arayışı?
arayışımın kendisi de mi yalan yoksa?
bu ne yaman çelişki (anne), Bir'i ruhumu sakinleştirebilir mi lütfen?
artık durulmanın zamanı geldi sanki.
kuralı ta kabilden beri belli bu oyunda, 'dürüst' olmak varken, bu kadar oyun bozanlık yapmak yetmedi mi?
kendime bunca haksızlığa rağmen, ve üstelik bunca yenilgiye inat hala nedir anlamsız savaşım?

güzel abilerimiz vardı bizim,  kaybetmeyi kutsayan, eyvallah ahlaksız bir dünyada kazanmaktansa,
kaybetmek onur madalyamız olsun, ama bu ikinci yeniciler de çok işlemişler bilinç altımıza, kaybetmek bu kadar da kutsanmaz ki?

ya sen neyin peşindesin dese ya biri, yok öyle bir dünya diyecek, yeni abiler, harbi ablalar lazım bana. her insan kendi hikayesinin kahramanıdır, sen niye başka hikayelerden rol çalıyorsun diyecek kadim dostlar zira.

sakın aklıma gelen başıma gelmesin;
yoksa? yoksa sizde mi içinde fırtınalar kopan o yitik insanlardansınız?
peki allah aşkına nedir bu işin sırrı ve siz bu kadar mutlusunuz? değil misiniz?
e bu çok daha vahim değil mi,  çok yazık be!
neyse bir büyüğe ihtiyacım var, yaptıklarımı yap dediklerimi yapma diyecek,
ve işte o zaman kocaman bir SİKTİR'e
ya da o SİKTİR limitimi harcamayayım bu kayıp insanlığa
en iyisi hayata karşı çekmen o SİKTİR'i
çok satan hikayelerdeki gibi uğruna mücadele edilen hayata
ve hayat yolunda ölmeye
ölmek; yaşarken değil, yaşam savaşı verirken fiilen ölmek!
sahi ölürsem, olur mu bir karşılığı?
olmaaaaz dediğinizi hisseder gibiyim, bre samimiyetsizler.

olsun lan olsun, be sefer olsun
kim bilir hikaye tutar belki..